|
|
|
Korkuyorum Anne - ( Metis Yayınları)
Nilüfer Güngörmüş Erdem
Metis Yayınları
Korkuyorum Anne filmi, insan Nedir ki adıyla 23. İstanbul Film Festivali sırasında ilk kez seyirciyle buluştuğu Nisan 2004'ten gösterime çıktığı 1 Mart 2006 tarihine kadar pek çok festival gezdi, pek çok ödül aldı. Bizim sinemamız için alışılmadık cesaretteki teması ve anlatım tarzı nedeniyle kimi festivallerde filmin hakkının yendiği olmuştur, bence; ama filmin gösterim öncesi gittiği her yerde hakkı teslim edilen çok temel bir unsuru vardı ki o da senaryosuydu. 42. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde de "en iyi senaryo" ödülü alan Korkuyorum Anne'yi şimdi artık yalnızca filmden değil, okuyarak da izleme şansımız var. Bu hem sinemamız, hem de özellikle sinema öğrencilerimiz için çok önemli bir şans. Kendi başına bir senaryo okulu. Çünkü Korkuyorum Anne bizim sinemamız için eşsiz ve benzersiz bir senaryo. Bir başyapıt. Korkuyorum Anne'yi bir senaryo başyapıtı kılan, yalnızca Reha Erdem sinemasının A Ay (1989) ve Kaç Para Kaç (1999) filmlerinden aşina olduğumuz mekâna ve zamana dair, insan olmaya ve büyümeye dair temalarını montaj sinemasının gerektirdiği bir ustalık ritmiyle görselleştirmesi değil, Nilüfer Güngörmüş'ün hikâye dünyasını kuran vücuda, eşyaya ve hatıralara, gençliğe, hastalığa ve yaşlanmaya ve nihayet, ölüme, doğuma ve insana dair şiiri de görünür hale getirmesidir. Senaryo yazımında nadiren yakalanabilen o büyülü birlikteliklerden birine tanık olduğumuzu anlayabilmek, Korkuyorum Anne'de Reha Erdem ile Nilüfer Güngörmüş'ün birbirlerinin dünyasından beslenerek nasıl benzersiz bir görsel senfoni yarattıklarını hissedebilmek için belki Büyük A'yı da okumak gerekiyor (İstanbul: Patika, 1999). Güngörmüş'ün "ah cindy" hikâyesindeki sertleşmemiş damarlar, taşlaşmamış böbrekler, şekli bozulmamış o mini mini karaciğer, sarkmamış rahim, o kadifeden safra kesesi, kanlı dalak, pırıl pırıl, mis kokulu bağırsaklar, canlı, sulu sulu, taptaze hücreler onların hepsi Korkuyorum Anne…
|
|
|
|
Başın Öne Eğilmesin - (2006 Remzi)
Hıfzı TOPUZ
2006 Remzi
Hıfzı Topuz bu romanda, belgelere dayanan özgün kurguyla Sabahattin Ali’nin Nâzım Hikmet’ten Bedri Rahmi Eyuboğlu, Orhan Veli ve Asaf Halat Çelebi’ye; Sabiha Sertel’den Vâlâ Nurettin, Rasih Nuri İleri, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz’a yayılan dostluğuna ve 41 yaşında karanlık güçler tarafından katledilmesine uzanan trajik yaşamına ayna tutuyor. Sabahattin Ali, 41 yıllık yaşamı boyunca Türk edebiyatının dünya dillerine çevrilen seçkin örneklerini vermekle kalmadı, yalnızca yurdu için bağımsızlık istedi, özgürlük istedi, çağdaşlaşma istedi… Bu değerlerin düşleriyle yaşadı. Bu düşlerin bedeli sürgünler, hapishaneler ve sonunda Istranca ormanlarında tutuklanıp katledilişle ödenecekti.
|
|
|